Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu (“Yargıtay İBBGK”), 13 Haziran 2025 tarihli ve E.2023/1, K.2025/3 sayılı kararıyla, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra kararlaştırılan rekabet yasağına aykırılık nedeniyle açılacak davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar vermiştir. Bu hüküm, uzun süredir uygulamada tartışmalı olan ve Yargıtay’ın farklı daireleri ile Hukuk Genel Kurulu arasında görüş ayrılıklarına neden olan görevli mahkeme konusundaki belirsizliği ortadan kaldırarak önemli bir birliği sağlamıştır.
İş ilişkilerinde tarafların menfaat dengesini koruma amacıyla, özellikle işçinin işverenle rekabet etmemesini sağlamak için sözleşmelere rekabet yasağına ilişkin hükümler eklenmekte ya da bu konuda ayrıca sözleşmeler yapılmaktadır. Ancak, rekabet yasağının ihlali durumunda hangi mahkemenin görevli olacağı konusunda uygulamada uzun süredir birlik sağlanamamış; Yargıtay’ın farklı daireleri ile Hukuk Genel Kurulu bu konuda birbirinden ayrışan kararlar vermiştir.
Bu belirsizlik, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun (“Yargıtay İBBGK”) 13 Haziran 2025 tarihli kararıyla giderilmiştir. Kurul, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 444 ila 447. maddeleri çerçevesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra kararlaştırılan rekabet yasağına aykırılık iddiasına dayanan uyuşmazlıkların mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu belirlemiş; bu tür davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması gerektiğine hükmetmiştir.
Bu kararla birlikte, uzun süredir uygulamada farklı şekilde yorumlanan görevli mahkeme sorunu kesin bir çözüme kavuşmuştur.
Yargıtay İBBGK’nın söz konusu kararı, kapsam itibarıyla yalnızca iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki döneme yöneliktir. Karar, işçinin iş sözleşmesi devam ederken sadakat borcuna aykırı davranışı sonucu ortaya çıkan uyuşmazlıkları değil; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 444-447. maddeleri kapsamında, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçinin rakip bir işverende çalışması, rakip bir işletme kurması ya da rakip bir işletmeyle çıkar ilişkisine girmesi gibi fiillerden kaynaklanan uyuşmazlıkları kapsamaktadır.
Bu nedenle, işçinin hâlen iş sözleşmesi devam ederken rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde, bu ihlal iş sözleşmesinden doğan bir uyuşmazlık niteliğinde olduğundan, görevli mahkeme iş mahkemesi olacaktır.
Kararın gerekçesinde öne çıkan hususlar şunlardır;
Yargıtay İBBGK, rekabet yasağına ilişkin hükümlerin işçinin sadakat borcunun bir uzantısı veya iş sözleşmesinden doğan fer’i bir yükümlülük olarak kabul edilemeyeceğini vurgulamıştır. Zira TBK’nın 444–447. maddeleri uyarınca, rekabet yasağı ancak ayrıca ve yazılı olarak kararlaştırılmışsa geçerlidir. Bu durum, rekabet yasağının iş sözleşmesinin asli unsurlarından bağımsız, sözleşmesel bir taahhüt olduğunu göstermektedir. Ayrıca, rekabet yasağı hüküm ve sonuçlarını iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönemde doğurduğundan, iş hukuku ilişkisine değil, ticari nitelikli bir ilişkiye işaret etmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 4/1-c maddesi, TBK’nın 444–447. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağına ilişkin hükümlerden doğan uyuşmazlıkları mutlak ticari dava olarak nitelendirmiştir. Bu düzenleme uyarınca, söz konusu davalarda tarafların tacir olup olmaması veya uyuşmazlığın ticari işletme faaliyetiyle doğrudan bağlantılı bulunup bulunmaması önem taşımamaktadır. Kanun, bu tür uyuşmazlıkları mahiyet itibarıyla doğrudan ticari saymış ve çözümünü ticaret mahkemelerinin uzmanlık alanına bırakmıştır.
Yargıtay İBBGK, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan “hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar” ibaresinin, TTK’nın 4/1-c maddesindeki özel düzenlemeyi bertaraf eden bir “aksine hüküm” niteliği taşımadığı sonucuna varmıştır. Kanun koyucunun iradesinin, TBK’nın 444–447. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı sözleşmelerini iş mahkemelerinin görev alanına dâhil etme yönünde olmadığı, gerek madde metninden gerekse kanun gerekçesinden anlaşılmaktadır. Bu itibarla, söz konusu düzenleme TTK’daki özel hükmün önüne geçmemekte ve görevli mahkeme olarak asliye ticaret mahkemesi yetkili olmaya devam etmektedir.
Yargıtay İBBGK, TBK’nın 444–447. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı sözleşmelerinin niteliği itibarıyla ticari ilişkilerle yakından bağlantılı olduğu, bu nedenle uyuşmazlıkların çözümünde iş hukukunun değil, ticaret hukukunun ilkelerinin uygulanması gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Bu yaklaşım, iş ilişkisinin sona ermesinden sonra ortaya çıkan rekabet yasağı ihlallerinin, piyasa düzeni, ticari sırların korunması ve sözleşme özgürlüğü ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmesini mümkün kılmaktadır.
Sonuç olarak, söz konusu içtihadı birleştirme kararıyla, işçinin rekabet yasağını ihlal etmesi hâlinde görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin uzun süredir devam eden içtihat farklılıkları giderilmiş; iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönemde doğan rekabet yasağı uyuşmazlıklarının “mutlak ticari dava” olarak nitelendirileceği ve bu davalara Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakacağı yönünde kesin bir içtihat birliği sağlanmıştır.
